CHP’Lİ AYTEKİN BAKANLARI ELEŞTİRDİ

Üç ayrı sektör temsilcisinin Bakan yapılmasının sonucunda, tüccar mantığıyla pandemiye bakıldığını ve bu yüzden vaka sayılarının arttığını ifade eden Aytekin “Bakanlar halkı değil sektörlerini düşündü. Sonucunda yeni normal diye bir şey uydurdular. Yeni normal pandemiyi hızlandırdı. Şimdi okulları açarak çocuklarımızı telafisi imkânsız bir sürece sevk ediyorlar” dedi.

CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin’in açıklaması şöyle:

“Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgınının Türkiye’de görüldüğü 11 Mart tarihinden bugüne pandemi bir türlü kontrol edilememiştir. Sürecin başında herkesin muhatap olarak kabul ettiği ve her gün bilgilendirmek için kameraların karşısına geçen Sağlık Bakanı, artık açıklamalarını bir tweete sığdıracak seviyeye gelmiştir. Her gün yayınlanan turkuaz tablodaki rakamlar, bu ülkenin günlük raporu olmaktan çok iktidarın başarısızlık tablosudur. Balkonlardan alkışlanan sağlıkçılar yerini çene altına indirilen maskelere bırakmıştır. Türkiye’de salgın kontrol edilmeden 1 Haziran’da ilan edilen yeni normal, ülkemiz için kötü senaryonun başlangıcı olmuştur. Bugün ise o övgüler düzülen Sağlık Bakanı gitmiş, yerine adeta TÜİK başkanı gibi açıkladığı hiçbir veriye itimat duyulmayan hastane sahibi bakan gelmiştir.

Bakanlar Vatandaşı Değil Şirketlerini Düşündü

Salgınla mücadele için kurulan Bilim Kurulunun her önerisi reddedilmiş, tamamen sektörel baskılar ortaya çıkmış ve nihayetinde iktidarın göbekten bağlı olduğu sektörlerin dediği olmuştur. Bir yandan Sağlık Bakanı yurttaşlara aynı içerikteki söylemleri turkuaz bir görsel eşliğinde çevirip çevirip sunmuş ve sektörel kârını yükseltmiştir. 1 Haziran konusunda serbestliği talep eden otel ve tur operatörü sahibi Kültür ve Turizm Bakanı kendini sektörün kârını korumaya adamış, insanların can güvenliğini hiçe saymış, herkesi tatile çıkmaya davet edip, kendi otellerinden fotoğraflarla “örnek pandemi tedbirli tatil” konsepti geliştirmiştir. Sonucunda ise sektörün Bakanla rekabet edemeyecek seviyedeki işletmeleri zarar etmemek için tedbirleri azaltmak zorunda kalmış ve  vaka sayısı pik yapmaya başlamıştır. Şimdi ise bir diğer tüccar olan Milli Eğitim Bakanı çıkıp okulları yüz yüze açmaktan bahsetmektedir. O da örnek okul olarak, kendisinin yıllarca emek verdiği okuldan bir sınıf görüntüsüyle halkın gözünü boyamaya çalışmaktadır.

Resmî ve özel eğitim kurumlarımız, 8’inci ve 12’nci sınıf öğrencileri ile mezunlara yönelik olarak, 31 Ağustos 2020 – 06 Haziran 2021 tarihleri arasında destekleme ve yetiştirme kursları açabilecektir denilerek, tüccar bakan yine kendi çıkarını düşünmüş ve eğitimi özelleştirmeye çalışmıştır. Açılması istenen Destekleme ve Yetiştirme Kursları tam anlamıyla tüccar eğitimciliğidir. Milli Eğitim Bakanı vakalar yükselirken, çocukları korumak yerine okulları açmak konusunda inatlaşıyorsa burada iyi niyetten bahsetmek mümkün değildir. İstanbul’da, Ankara’da, Balıkesir’de, İzmir’de, Gaziantep’te, Diyarbakır’da vaka sayıları hızla artarken ve bulaşmanın yaş ortalaması hızla düşerken, okulları açmak cinayet ile eş değerdir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un bilmesi gereken şey, ülkede sorumluluğunda olan okulların fiziki kapasitesinin kendi okulları gibi olmadığıdır. Kimse Ziya Selçuk’tan Mahmut Hoca olmasını beklememektedir, ancak okulu ticaret sahası olarak gören paragöz okul müdürüne özenmesinin de anlamı yoktur!

Geldiğimiz noktada üç sektör bakanı, bu ülkedeki pandeminin yayılmasının yegâne sebebidir. Tulum içerisinde terlemesine rağmen canla başla çalışan ve corona sebebiyle can veren hekimlerin sorumluluğu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dadır. Turizm bölgesinde gittiği tatilde virüsü kapan vatandaşın sorumluluğu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dadır. Ve ‘okulları açalım yoksa batacağız’ diyen Ziya Selçuk, okullarda ortaya çıkacak salgının sorumlusu olacaktır.”